24 Temmuz 2012 Salı



Afife Jale’ye teşekkür borcu…
Bugün 24 temmuz. Pek çok olayın yıldönümü. Mesela basında sansürün kaldırılmasının yıl dönümü, mesela Lozan Antlaşmasının yıldönümü.
Biz tüm bunları ve başka  başka konuları saatlerce konuşacağız. Elbette hepsi kendi içinde çok değerli , önemli ve konuşulası. Ama ben isterdim ki bir “kahraman” kadın da unutulmasın bugün. Her ortam da her fırsatta anılsın.
Adı okullara, sokaklara,tiyatro salonlarına verilsin. O kadın bir bayraktar. Bir kadın şövalye .
Afife Jale den söz ediyorum. 1902 yılında İstanbul ‘da doğmuş. İlk Türk kadın tiyatro oyuncusudur.
Afife’nin nasıl bir kahramanlık yaptığını; günümüzde ki yöneticilerin ve hatta halkın tiyatroya olan yaklaşımını düşünürsek daha iyi anlarız.2012 de tiyatronun gerekliğinin sorgulandığı bir ülkede ; sanatçıların aydınların bile devekuşları gibi kafaları toprağın altına gömdükleri bir ülkede o taaa 1918 de ailesine, mahallesine, çevresine her türlü baskıya direnip yüreğinin sesine kulak vermişti. babasına,çevresine
Afife şöyle sesleniyor. "Beni acıyarak değil, düşünerek severek, kucaklayarak hatırlayın. Tiyatro varsa ben varım" inancı ve aşkıyla yaşıyordu Afife, "Olmak ya da olmamak" işte gerçek buydu onun için. "Olmak"la sanatını icra etmek eşanlamlıydı, bu eşanlam da tiyatroydu. Toplum hayatında ilk olmak; yani onun deyimle "ilk ateşi yakmak"," ilk türküyü söylemek"," ilk aşkı ya da direnişi başlatmak" bir olaydı ve bunun her zaman bir bedeli vardı. İlkler yol boyu bu bedeli ödediler."
Bu zaptiye baskının ilkinde Afife arkadaşlarınca kaçırılmışsa da daha sonra sokakta polisce yakalanarak karakola götürülür. "Dinini, milliyetini unutan sen misin?" diye hırpalanır. Aile içinde babası da onun tiyatrocu olmasına karşıdır. Babasının gözünde Afife artık .o…dur. Evden de ayrı yaşamak zorundadır. Bu arada Darülbedai'deki ücretli görevine de son verilir. Güvencesiz ve parasızdır. Önüne geçilemeyen şiddetli başağrıları başlar. Hekimi morfinle tedavi yoluna giderek büyük bir yanlışlık yapar. Bunun sonucu Afife artık bir morfinmandır. Bu nedenle yaşamının son yıllarını Bakırköy Akıl ve Sinir Hastanesi'nde geçirir ve 39 yaşındayken burada ölür.(*Nezihe Araz’dan alıntı)
El cümle. Hepimizin hayalleri ve hayal kırıklıkları var. Hepimiz ideallerle çıktık yola. Çoğumuz geri döndü, bir kısmımız başka yollara satı. Çok azımızsa inatla, dirençle sürdürüyor adım adım da olsa ilerleyişlerini..
Hayalimize kavuşmak hiç de kolay değildir. Bazan Don Kişotluktur. Bazan delilik ve hatta Afife’nin sonunda olduğu gibi bazen gerçekten de delirebiliriz. İdealimiz, aşkımız ya da hedefimiz uğruna. Ama bu yol kısa da olsa uzunda olsa her adımı bize aittir. Ve her adımdaki her nefeste yaşadığımızı hissederiz. Diğer yoldan gidenlerse aldıkları nefesi hayat zannederek yaşayan ölülere dönüşür.
Kaldırıp başınızı bir bakın etrafınıza kaç kişinin gözlerinin feri sönmüş kaç kişi gerçekten ışıl ışıl bakıyor.
Gözlerimizdeki ışıltının kaybolmaması için hayallerimizin yaşaması gerekiyor.
Sımsıkı sarılın hayalinize, idealinizi aşkınıza ki yaşayan bir ölüye dönüşmeyelim.
Ve Afife Jale gibi idealleri uğruna her şeyi göze alan kahramanları da unutmayalım. Saygı ile analım. Ben kendi adıma bir kez daha söylemek istiyorum ki: Teşekkürler Afife; hayat senin sayende daha katlanılası bugün.
Yürekten alkışlıyorum yıllarca sonrasından sahnedeki emeğini.
Altan Alkan 24 Temmuz 2012 Ankara

1 yorum:

  1. Yine süper, yine çok güzel hayaller... Yaşasaydı 112 yaşında olacaktı... Bir kadın olarak Afie Jale'nin göze aldığı idealleri uğruna mücadele etmeyi felse edindim ve mücadele etmeye edeceğim... Bu güzel yazı ile hatırlatıp, silkelenildiğim için teşekkür ediyorum...

    YanıtlaSil